Egitim 24: Sıkıntıları; Türk erkekleri ve kalacak yer: Sıkıntıları; Türk erkekleri ve kalacak yer
Öğrenci değişim projesi Erasmus kapsamında Türkiye'ye gelen öğrencileri  bir telaş sarmış durumda. Başını sokacak yer arayan öğrencilerin  imdadına ise sektör haline gelmiş online emlak şirketleri ve spotçular  yetişiyor. Koşuşturmacayı Türkiye'deki Erasmus'lar anlattı...
İSTANBUL - Üniversiteler açıldı, şehirlerdeki genç kalabalığı da arttı.  Türkiye’de son yıllarda bu kalabalığın sesi İngilizce, Fransızca,  Almanca, İtalyanca tınılar eşliğinde yükseliyor. Elbette diğer ülkeler  için de tersi geçerli... Mevzuya aşina olanlar anlamıştır: Bu eğlenceli  çeşitliliğin sebebi, öğrenci değişim programı Erasmus.
Eğitimlerine bir, iki dönemliğine farklı bir ülkedeki üniversitelerden  birinde devam etmeyi seçen Avrupalı gençler sadece kampus alanlarını  değil, gittikleri şehri de hareketlendiriyor. Yakın zamanda sosyal  medyada ‘Eraasmuus’ başlıklı albüm paylaşımında patlama yaşanacak, eğik  Pisa Kulesi’ni tutmaya çalışıyormuş gibi poz veren öğrenci sayısında  dikkat çekici bir artış görülecek. Albüm adlarından da anlaşılacağı  üzere Erasmus programından yararlanma hakkına sahip binlerce öğrenci,  Avrupa üniversitelerine akın ederken, Avrupalı öğrenciler de bir  süreliğine Türk üniversitelerinde eğitim görecek.
Türkiye’ye gelen Erasmus öğrencilerinin varlığı, zamanla kazancı kolay  ve kârı bol bir sektör haline geldi. Gerek kalacak yer gerekse ev eşyası  olsun, eğlence hayatından yeme-içmeye kadar birçok alanda komisyon  kazananlara da gün doğdu. Avrupa Birliği’nin çok yönlü işbirliğini  teşvik etmek ve kültürel etkileşim sağlamak amacıyla yatırım yaptığı bu  proje bizim esnafın yüzünü güldürüyor.
GİDEN FAZLA, GELEN AZ
Radikal'in haberine göre; özellikle son yıllarda Türkiye’deki üniversite  sayısında yaşanan ‘olağanüstü’ artış ve birçok okulun giderek önem  vermeye başladığı uluslararası anlaşmalar sayesinde Türkiye’nin Erasmus  karnesinde gözle görülür bir yükseliş söz konusu. Projenin  koordinasyonunu sağlayan Avrupa Komisyonu’nun her yıl yayımladığı  istatistikler de bu durumu kanıtlar nitelikte. Mesela, yedi yıl önce  ülkemizde Erasmus projesinden faydalanan öğrenci sayısı bin 142 iken,  2009–2010 akademik yılına geldiğimizde bu rakam 8 bin 758’e ulaştı.  İçinde bulunduğumuz akademik yılda ise on bini aşkın Türk öğrencinin bu  projeden yararlanarak Avrupa’ya gitmesi bekleniyor. En çok tercih edilen  ülkeler listesinde başı ise Almanya, Polonya ve İtalya çekiyor.
Rakamlar göz önüne alındığında, Türkiye’nin uluslararası alanda büyük  bir atak gerçekleştirdiği bir gerçek. Ancak giden öğrenci sayısı ile  Avrupa’dan Türkiye’ye gelen öğrenci sayısı arasındaki büyük fark dikkati  çekiyor. Bir önceki akademik yılda Türkiye’ye gelen yabancı öğrenci  sayısı 3 bin 336 ile sınırlı kalmış. Bu dönem ise Türkiye’nin yaklaşık  beş bin Avrupalı öğrenciyi geçici olarak ağırlaması bekleniyor. Gelen ve  giden öğrenci arasındaki uçurumun başlıca nedenleri arasında Avrupa’dan  gelen öğrenciler için açılan kontenjan ile Avrupa’ya gidecek öğrenci  kotası arasında büyük bir farkın var oluşu yatıyor.
Bunun yanında Türkiye’de sadece İstanbul, Ankara, İzmir ve Eskişehir  gibi büyük şehirlerin ve bu şehirlerdeki üniversitelerin cazibe merkezi  olmasıyla ilintili bir sorun da mevcut. Anadolu’daki bazı  üniversitelerin yeteri kadar ilgi çekmemesi ve başvuru sürecinde yaşanan  koordinasyon bozuklukları da Türkiye’ye yönelik tercihlerin sınırlı  sayıda kalmasına yol açıyor.
2011–2012 akademik yılı itibariyle ülkemizde hatırı sayılır bir miktarda  yabancı öğrencinin eğitim göreceği gerçeğiyle birlikte Türkiye’ye gelen  Erasmus’lara verilen katkı paylarının yükseltilmesi, yabancı  öğrencilerin ülkemizde harcayacağı miktarın da artmasına yol açmış.
ERASMUS BARI OLABİLMEK...
Hal böyle olunca, Avrupa’daki yükseköğretim kalitesini arttırmak ve  toplumlar arası ilişkileri güçlendirmek için kurulan Erasmus projesi de  bazıları için geçim kaynağı haline gelen bir sektör oluvermiş.
Özellikle hemen her değişim öğrencisinin ikinci evi sayılan ‘Erasmus  Barı’ titrine sahip olabilmek ve haftanın neredeyse her günü düzenlenen  kalabalık Erasmus partilerine ev sahipliği yapabilmek için eylül ayı  itibariyle birçok eğlence yeri bazı atraksiyonlara girişmiş durumda. Bu  partilerin getirilerinden nasiplenebilmek için sayısı azımsanmayacak  kadar fazla eğlence mekânı ve kafe sadece değişim öğrencilerine ‘özel’  promosyonlarla işe koyuluyor. Tabii, ülkemize eğitim amacıyla gelmiş  yabancı öğrenci kitlesi sadece eğlence mekânlarının ağzını sulandırmış  değil. Özellikle kârı bol pastadan pay kapmaya çalışan birçok ticaret  kolu, Erasmus’ların gelişini dört gözle bekliyor. Bu sektörlerin başında  da yabancı olsun olmasın, hemen her öğrencinin bir gün mutlaka  yüzleşeceği emlak sektörü yer alıyor.
SAHİBİNDEN ERASMUS’A 2+1
Her üniversite öğrencisinin yaşadığı kalacak yer sorunu, Türkiye  piyasasına aşina olmayan yabancı öğrenciler için daha büyük bir dert.  Ülkemizdeki bazı üniversiteler bu konuda yeterli özveriyle  göstermediğinden, Avrupa’nın bir ucundan İstanbul’a gelmiş Erasmus  öğrencisi de ikametgâh sorununu kendi başına halletmek durumunda  kalıyor.
Ancak bu tip sorunlara karşı olarak, internet üzerinden faaliyet  gösteren ve sadece Erasmus öğrenci profilini hedef alan ‘online’ emlak  şirketleri gün ışığına çıktı. Malum internet siteleri aracılığıyla  Türkiye’ye gelen öğrenciler başlarını sokacak bir eve kavuşurken,  normalin ‘biraz’ üzerine kiralanan evlerin komisyonu da ‘sanal  emlakçının’ cebine doğru hızla yol alıyor. İstanbul’da en çok tercih  edilen muhitlerin başında Beyoğlu, Beşiktaş ve Osmanbey gibi yer alıyor.  Özellikle Kurtuluş civarındaki birçok emlakçının camında ‘Erasmus’a  kiralık’ ilanları dikkat çekiyor.
Erasmus endüstrisinin kazanç sağladığı bir diğer işkolu da spotçuluk.  İkinci el ev eşyası alım satımıyla uğraşan bazı şirketler, müşteri  profili sadece Erasmus öğrencilerinden oluşan ticaret kolu sayesinde,  normalin yine biraz daha üzerinde satılan ikinci el eşyayla ayrı bir  kazanç sağlıyor. Sene sonunda ülkesine dönen öğrenci de, eşyasını yok  pahasına spotçuya bırakmak durumunda kalıyor.
Bütçesi 200 milyon euroya ulaşan programla Türkiye’de eğitim gören  öğrenciler hem bölgeyi hem de Türk kültürünü daha iyi tanıma fırsatı  yakalarken, basmakalıp klişelerden kurtulup objektif bir gözlem yapma  şansına da sahip oluyor.
Önceki gün başlayan akademik dönemde Türkiye’de eğitim görecek  Erasmus’ların hayatı şu sıralar yorucu bir koşuşturmada geçiyor. Kalacak  yer bulma sıkıntısıyla boğuşan Erasmus’lar, bir yandan da geçici olarak  ikamet edecekleri ülkeyi yakından tanımaya çalışıyor. Kimisi yeni  ortama uyum sağlamakta zorlanırken, kimisi de kendi kültürüne olan  benzerliğin keyfini çıkarıyor. Fakat neredeyse hepsi, Türkiye’de olmanın  heyecanıyla birlikte, macera dolu güzel anılara sahip olma peşinde.
‘TÜRK ERKEKLERİ ÇOK…’
VALENTINA DI VINCENZO:
Ben Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler bölümünde  okuyorum. İstanbul’a gelir gelmez direkt Osmanbey’de ev buldum. Evde  dört öğrenci kalıyoruz ve ben oda başına 300 euro kira ödüyorum. Benim  için Türkiye tam bir macera yeri ve buraya tek kelimeyle âşık olduğumu  söyleyebilirim. Henüz bir haftadır buradayım ve şimdilik olumsuz hiçbir  olayla karşılaşmadım ama daha şimdiden Türk erkeklerinin tavırları  rahatsız etmeye başladı. Mesela daha ilk günden Facebook’ta otuzdan  fazla arkadaş ekleme talebi aldım, bunların birçoğu da tanımadığım  insanlar. Yüz yüze görüştüğüm erkekler de çok arkadaş canlısı ve sürekli  yardım etmeye çalışıyorlar ama nerede durulacağını bilmiyorlar gibi.  Onun dışında burada hayat tek kelimeyle harika.
‘HAYAT BURADA ÇOK HIZLI’
ANGELO RUSO:
İstanbul’da hayat çok hızlı. Ben Sicilya’dan buraya geldim ve her ne  kadar bizim kültürümüzle Türk kültürü arasında benzerlikler olsa da,  burada insanlar biraz daha hızlı hareket ediyor, daha aceleci davranıyor  ve sürekli koşuşturuyor. Biz daha yavaş hareket eden ve daha fazla  dinlenen bir toplumuz. Ama benzerlikler de yok değil, mesela bizim  kültürümüzde de erkekler kadınların hesabını öder. YTÜ’de okuduğum için  okuluma yakın bir yerde yaşamak istiyorum ama henüz ev bulamadım.  İnternet üzerinden bazı yerlere göz attım ancak henüz sonuç alamadım. Şu  an Mecidiyeköy’de kalıyorum ve kaldığım odaya 300 euro para veriyorum.  Eşyalar da buna dahil.
BEN DE ‘ERASMUS OLMAK’ İSTİYORUM!
1987’den bu yana 2.2 milyon öğrencinin yararlandığı projenin adı 14.  yüzyılda yaşamış Hollandalı felsefe adamı Desiderius Erasmus’tan  geliyor. Erasmus fırsatından yararlanmak isteyen öğrencinin öncelikle  bir üniversiteye kayıtlı olması ve daha önce hiçbir şekilde Erasmus  programından yararlanmamış olması gerekiyor. Akademik başarı düzeyi ve  dil mülakat notu dahil edilerek hazırlanan liste sonucu öğrenci programa  katılma hakkı kazanıyor. Kasım veya mart ayına kadar üniversitelerin  uluslararası ofislerine başvurulabiliyor. Programa kabul edilen  öğrencilere de gittiği ülkenin ekonomik düzeyine göre bir miktar katkı  payı veriliyor. Örnek olarak Bulgaristan’a gidecek olan öğrenciye aylık  300 euro hibe verilirken, Danimarka’ya gidecek olan öğrencinin hesabına  aylık 890 euro hibe yatırılıyor.
‘EV KONUSU DIŞINDA HAYAT GÜZEL GİDİYOR’
DOROTA ANDRZEJAK:
İstanbul çok kalabalık bir şehir. Bazen böyle şehirlerde olumsuz  olaylarla karşılaşılabiliyor. Mesela geçenlerde İstiklal Caddesi’nde  yürürken adamın biri elimdeki telefonu aldı ve kaçtı. Polise ihbar ettim  ama bir sonuç alamadım.
JOANNA MATUSZCZAK:
Okuduğum üniversitenin kampusu şehrin biraz dışında olduğu için kalacak  yer sıkıntısı çekiyorum. İki haftadır buradayım ve hâlâ düzgün bir yer  bulamadım. Ev konusu ve eşya dışında hayat gayet güzel gidiyor.
‘KALDIĞIM EVİ NETTEN BULDUM’
KATHRIN LANGE:
İstanbul’da değişim öğrencisi olduğumu öğrendiğimde ilk olarak  internetten ev fiyatlarına bakmaya başladım. Sonra Facebook üzerinden  bulduğum bir grubun duvarına İstanbul’da kalacak yer aradığımı yazdım.  İlk başlarda bu konuda çekincelerim olduğu için de biraz tedirgindim.  Sonra bir kızla tanıştım ve sohbetimiz ilerleyince onun güvenilir bir  insan olduğunu öğrendim. İstanbul’a geldiğimde beni havaalanından o aldı  ve anlaştığımız eve de o yerleştirdi. Evi dört kişiyle paylaştığım için  aylık 300 euro para ödüyorum. Bu arada eşyalar dahil olduğu için ayrı  bir masraf yapmam gerekmedi. Buradaki hayat Almanya’ya göre çok farklı,  özellikle İstanbul’un trafiği neredeyse kördüğüm. Her an araba  çarpabilir korkusuyla yaşıyorum, İtalyan arkadaşlarım karmaşaya daha  alışık gibi ama ben hâlâ zorlanıyorum.
Categories: 
Sitemiz, sayısız konuda, pek çok blog kaydının özetini içerir. Pek çok bir şey hakkında her şeyi bu sitede bulabilirsiniz!
Dünyanın pek çok blogunun, yazılarının bir kısmını sitemizde yayınlayıp reklamını yaparak, kaliteli bir içerik oluşturuyoruz.
Reklamınızı yapmak için yazınızın bir kısmını yayınlamamızdan rahatsızsanız,